Müslüman topraklarında hilafeti istemek, konuşmak hatta konuşamamak dahi suç...
Müslüman topraklarında hilafeti istemek, konuşmak hatta konuşamamak dahi suç...
Yargıtay şablon cümleleri kullanmayı bırakarak, yeni bir içtihad ile Anayasa Mahkemesi'nin “gerekçeli karar hakkı ihlali”ni dikkate almalıdır.
Hizbu't-Tahrir üyelerinin terör örgütü mensubu olarak cezalandırılamayacaklarına dair tam 9 tane AYM kararı var ama bazı mahkemeler hala ceza vermeye devam ediyor.
Sırf sizin gibi düşünmüyor diye "ihtimaller üzerinden" yargılama yapıp bir topluluğu terör örgütü ilan edemezsiniz.
Ülkede adalet kavramını yerle bir eden bu türden kararlar tarihe yargı zulmü olarak geçecektir.
Şimdi biz bu işe yargılama, kuruma mahkeme, kişilere yargı mı diyeceğiz? Bakalım! Bu keyfiliğe ve Postrezalete kim dur diyecek?
Bu açık bir adaletsizlik ve hukuksuzluktur. Bu akıl almaz bir yargı zulmüdür.
Hilafet istemeyen Müslüman mı var?
Fikri, düşünceyi beyan hakkını yargılayamazsınız!
Hilafet konusunu, rayting ve para için televizyon dizilerinde yayınlamak suç değil ama konferanslarda anlatmak suç öyle mi?
"Herkes, düşünce ve kanaatlerini söz, yazı,resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahiptir." diye Anayasa maddesi var.
Halifelik müessesesinin olmadığı yerde Müslümanın vahdeti olmaz" demek, bunların hakikatini ifade ve müdafaa etmek ne zamandan beri suç oldu?
Bugün Türkiye’deki muktedir siyasilerin Hizbuttahrir’e çektirdikleri, Rus işgali altındaki Kırım’da sergilenen senaryonun birebir aynısıdır.
Hilafet üzerine yapmak istedikleri bir konferansı, üstelik yapmasını da yasaklayarak ceza vermek hangi hukuk ve vicdana sığar?